25 yıllık başarılı bir geçmişe sahiptir. Amerikalı Marie F. Mongan tarafından yıllar süren araştırma ve mücadeleden sonra bugünkü şeklini almıştır.
Hipnozla doğum dendiğinde, bir- iki hipnoz seansı geçirip, doğuma gidileceği ve kolayca doğum yapılacağı geliyor ilk akla. Yine düzeltmeliyim ki The Mongan Metodu ile hipnozla doğum doğru söyleyiştir. Bu bir metoddur aileye öğretilen.
Bebek sahibi olmak yeryüzündeki en ulvi ve mutluluk verici olaylardan biridir. Mutlu anne mutlu bebek demek olduğunu artık herkes biliyor. Peki, ya anne doğumdan korkarsa? Doğumdan korkmayan anne adayı var mıdır?
Korktuğumuz zaman bedenimizde neler olur?
Bedenimiz savunma konumuna geçer. Bunu salgıladığı hormonlarla yapar. Stres anında ‘ catecholamine’ salgısı başlar. Şimdi, bedenin yapacağı üç seçeneği vardır önünde. Birincisi, savaş; ikincisi, kaç; üçüncüsü, olduğun yerde kal yani don. Tanıdık geldi mi?
Şimdi hamile kadını hatta doğumu başlamış kadını düşünelim. Ne yapar?
Savaşır mı? Kaçar mı? Donar kalır mı?
Elbetteki savunma ayarlarına alınmış bedeni donar kalır. Ve herkes ondan doğum bekler.
İşte, son derece doğal olan ilahi bir olay olan doğum böylelikle sancılar, baskılar rahatsızlıklar altında korkunç hale gelir.
Neden insan kadın rahat doğuramıyor hatta şehirdeki kadın daha zor doğuruyor doğadaki diğer dişiler rahatlıkla doğururken, sorusu üzerine gelen bir metottur The Mongan Hipnozla Doğum Metodu.
Bu metotta, çiftlere 2,5 saat x 5 oturum uzunluğunda dersler verilir. Bu derslerin içeriği; doğum hakkında kısa teknik bilgi, 3 çeşit nefes tekniği özellikle bir tanesi sadece doğum anında kullanılmak üzere, anneyi rahatlatıcı masaj teknikleri, oto hipnoz yani kendi kendini hipnoz ederek stres ve korkudan arınma ve bedene mutluluk hormonu olan ‘Endorfin’ salgılatmayı öğreniyorlar temel olarak. Bu yöntemle doğum yapan ve sadece eğitim amaçlı izlenmesine izin verilmiş gerçek doğum sahneleri izlemek de gerçekten çok etkili oluyor aslında doğum olayının ne olduğunu anlamalarına.
Bu derslerde öğretilen bilgiler ömür boyu kullanabilecekleri, özellikle stresten arınma ve korunmada büyük fayda sağlayarak aile artık çok daha huzurlu ve mutlu bir hale geliyor. Yine elde edilen faydalardan biri de , ailenin bağlarının eskisinden daha güçlü olduğu gözlenen güzellikler arasındadır.
Gelelim minik bebeğe, ‘catecholamine ‘ hormonuna maruz kalmayan bebek, anne ile daha net bir iletişim halinde olduğu ve ne zaman, nasıl geleceğini bildiği için ayrıca onu engelleyen dışarıdan müdahale olmadığı için mutlu , huzurlu bir şekilde doğar ve mutlu, huzurlu yetişkin olur.